Hiper Tansiyon Ve Kalp Hastalıkları Tedavisi

Blog Image

Kalp ve damar hastalığı olan Yüksek Tansiyon tüm dünyada olduğu gibi son yıllarda ülkemizde de hızla artış göstermektedir. Kalp hastalığı, inme ve ölüm riskini artırır ve ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Atardamarlardaki kan basıncının 140/90 mmHg üzerinde olması “hipertansiyon” olarak değerlendirilir. Kan basıncındaki küçük artışların dahi kişinin hayatı üzerinde olumsuz etkileri vardır.  Hipertansiyon sıklığı toplumda %40, erkeklerde %39, kadınlarda %41 olarak görülmektedir.



Hipertansiyonun herhangi bir nedeni tespit edilememişse bu çeşit hipertansiyona “Esansiyel hipertansiyon” denir.



Yüksek tansiyon belirtileri



Kan basıncı değerleri tehlikeli derecede yüksek seviyelere ulaşsa bile,  hipertansiyonu olan çoğu insan hiçbir belirti veya semptom göstermeyebilir. Bu nedenle hipertansiyon “sessiz katil” olarak da adlandırılır.



Hipertansiyonlu bazı hastalarda baş, boyun, ense ağrısı, baş dönmesi, göz kararması,  halsizlik, yorgunluk,  göğüs ağrısı, çarpıntı,  nefes darlığı veya burun kanaması olabilir. Ancak yüksek tansiyon hastalarında görülen bu belirti ve semptomlar ciddi veya yaşamı tehdit eden bir aşamaya ulaşana kadar spesifik değildir.



Hipertansiyon ve yaş



Hipertansiyon görülme sıklığı yaşla birlikte artış gösterir. 50-59 yaş grubundaki kadınların % 50’den fazlasında, erkeklerin ise %50’den azında hipertansiyon gözlenir. Altmış yaşından sonra ise her üç kişinin yaklaşık ikisinde hipertansiyon görülmektedir.



   50 yaşından genç hastalarda küçük kan basıncı yüksekliği görülürken, daha ileri yaşlarda damarların sertleşmeleri sonucu büyük kan basıncı daha yüksek seyreder. Büyük kan basıncındaki yüksekliklerin daha tehlikeli olduğu klinik çalışmalarla gösterilmiştir.



Hipertansiyon Tedavisi



Kalp ve damar hastalıklarının çok çeşitli türleri olmasına rağmen, kötü sonuçlarından korunmak için kalp hastalıkları mutlaka tedavi edilmelidir. Kişinin önlenebilir risk faktörlerini düzeltilmesinin yanı sıra uygulanacak etkili ve doğru tedaviler ile hipertansiyonu kontrol altına almak mümkündür.Büyük tansiyonu 140 mmHg’nın, küçük tansiyonu 90 mmHg’nın altına ve hasta rahatsızlık hissetmediği takdirde daha düşük değerlere düşürülmelidir. Şeker hastalarında, inme, miyokard infarktüsü, böbrek hastalığı gibi yüksek risk taşıyan hastalarda kan basıncı 130/80 mmHg’nın altına düşürülmelidir. İdeal tansiyon sınırları 120/80 mmHg olarak belirlenmiştir.Hipertansiyon hastalığının tedavisinde hastalara yaşam tarzı ile ilgili değişiklikler önerilmektedir. Değiştirilebilir faktörlerin başında elbette beslenme gelmektedir. Hastaların yediklerini kontrol altına alması ve fazla kiloları olan hastaların bu kilolarını vermesi gerekecektir. Yüksek tansiyon hastalarının yaşam tarzında uygulanması gereken değişiklikler;



Hipertansiyondan Korunmak için neler yapılmalı?





  • Sağlıklı beslenme ve ideal vücut ağırlığımızın korunması,




  • Tuz tüketimimizi mümkün mertebe azaltılması,




  • Meyve- sebze tüketiminin arttırılması,




  • Doymuş ve total yağ tüketiminin azaltılması,




  • Stresle başa çıkmak da yüksek tansiyonu kontrol altına almaya yardımcı olur.




  • Düzenli fiziksel aktivite, haftada 4 kez en az yarım saat egzersiz yapılmalı.




  • Sigara ve tütün içilmesi bırakılmalı.





Hipertansiyondan Korunma Yöntemleri



Yaşam tarzı değişikliği ve non-farmakolojik yaklaşımla hipertansiyon tedavisinde olumlu sonuçlar sağlamak mümkündür. Sağlanan koruma yöntemleri ile hastaların sistolik kan basıncı ve diyastolik kan basıncında düşme sağlanır.Hipertansiyonla birlikte sık görülen dislipidemi ve glukoz intoleransında düzelmeye yardımcı olur. Hipertansiyon tedavisi için kullanılan ilaç sayısı ve dozunu azaltabilir. İlaçların etkisini artırır.

Kilo verme: 10 kg vermekle büyük kan basınçlarında 5-20 mm-Hg azalma sağlanabilmektedir. Obez hipertansiflerde insülin direnci, dislipidemi,  kardiovasküler olay, diabetes mellitus sıklığı fazladır. Vücut kütle indeksinin < 25 kg/m2 olmalı.

Diyete uyum: Meyve-sebze ağırlıklı, düşük doymuş yağ ve kolesterol içerikli besinlerle beslenmek hipertansiyonun kontrolüne yardımcı olur. Vejeteryen diyetler, lifli besinler, balık yağı diyette mutlaka yer bulmalıdır. Bu yolla 8-14mm-Hg’ye varan kan basıncı düşmeleri sağlanabilir.

Tuz kısıtlanması: Günlük sofra tuzunun 6 g ile sınırlandırılması (<2.4g Sodyum) kan basıncında 2-8 mm-Hg azalma sağlar. Sodyum kısıtlaması sol ventrikül hipertrofisini geriletebilir, diüretiklere bağlı potasyum kaybını azaltır, osteoporoza karşı koruma sağlar, bronşial ve vasküler düz kaslarda gevşeme yapar.

Magnezyum: Düşük magnezyumlu diyet hipertansiyon prevalansınının ile ilişkilidir. Bu ilişki, kan basıncı düşürülmesi için magnezyum alımını gerektirecek düzeyde değildir. Glukoz metabolizmasını olumlu yönde etkiler ve hipokaleminin düzelmesine yardımcı olur. Magnezyum düzeyi düşük hastalarda günde 15 mmol Mg verilmesi kan basıncını düşürebilir.

Kalsiyum: Günde 1g kalsiyum alınığında sistolik kan basıncında çok minimal düşme yapar ancak diyastolik kan basıncını değiştirmediği  görülmüştür.

Egzersiz uyumu: Düzenli egzersiz yapılması HT tedavisi ve korunmasında yararlıdır. Haftanın çoğu günü yapılacak 30 dk’lık yürüyüşler kilo verimini kolaylaştıracağı gibi 4-9 mm-Hg civarında kan basıncı düşmesine de neden olur.

Alkol kısıtlaması: Yetişkin erkekler için günlük alkol tüketiminin 300 ml şarap veya 60 cc viski veya 720 cc bira ile sınırlandırılması ile kan basıncında 2-4 mm-Hg düşüş sağlanır. Kadınlar ve zayıf erkekler için üst limit bu rakamların yarısı olarak düşünülmelidir.

Sigaranın bırakılması: Sigara tüm kalp damar hastalıklarını tek başına 2-3 kat arttıran bir risk faktörüdür. Her sigara içiminden sonra 15-30 dk süren kan basıncı yükselmeleri görülür. Kardiyovasküler olumlu etkiler sigara içiminin bırakılmasından sonraki bir yıl içinde görülür. Sigara, endotele bağımlı arteriyel vasodilatasyonda azalmaya yol açar. lipid profilini bozar, insülin direncini artırır, sol ventrikül kütlesinde artışa yol açar. Tedaviye yanıtı arttırmak için mutlak içilmemelidir.Potasyum alımı: Diyetteki taze meyve ve sebzeler ile alınan günlük 90 mmol potasyumkan basıncında 2-4 mmHg düşme sağlar. Potasyum, damarlarda gevşeme yaparak, renal vasküler dirençte azalma ve böbrek süzme hızında artış oluşturarak kan basıncı düşüşünü sağlamaktadır.Potasyum, magnezyum ve lif açısından oldukça zengin muz, , kayısı, elma, havuç, şeftali, üzüm, ve mango gibi meyvelerin yanısıra domates, patates, yağsız ton balığı ve az yağlı yoğurt kan basıncını düşürmeye yardımcıdır.

Kafein alımının kısıtlanması: Kafein alındıktan sonra kan basıncında birkaç saat süre ile 5-15 mm-Hg artışa neden olur. Bu nedenle dikkatli tüketilmelidir.

Psikolojik gevşeme teknikleri: Emosyonel stres kan basıncında yükselmeye neden olur. Psikoterapi, Yoga, transandantal meditasyon gibi yöntemler kan basıncının kontrolünü kolaylaştırabilir.



KALP ve DAMAR HASTALIKLARI TEDAVİSİ



Kalp ve damar hastalıklarının kötü sonuçlarından korunmak için KALP HASTALIKLARI mutlaka tedavi edilmelidir.



KLİNİĞİMİZDE TANI VE TEDAVİSİ YAPILAN KALP DAMAR HASTALIKLARI





  • Hipertansiyon tedavisi




  • Düşük tansiyon tedavisi




  • Kalp çarpıntısı




  • Kalp yetmezliği




  • Kalp ritmi bozuklukları (Aritmi)




  • Damar sertliği (Ateroskleroz)




  • Damar hastalıkları




  • Damat tıkanıklığı tedavisi




  • Koroner arter hastalıkları




  • Kalp krizi




  • Kalp enfarktüsü




  • Doğuştan kalp hastalıkları




  • Kalp kapak hastalıkları




  • Aort anevrizması




  • Kolesterol tedavisi




  • Metabolik bozukluk tedavisi




  • Varis tedavisi





KALP VE DAMAR HASTALIKLARI



Kalp ve Damar Hastalıkları ülkemizde ve dünyada ölüm nedenlerinin başında gelmektedir.Vücudumuza kan pompalayan bir organ olan Kalp, koroner kalp damarları tarafından beslenmektedir. Kalbin kendi yapısında, damarlarında, kalp kapak sisteminde zaman içinde oluşan tıkanıklık ve bozukluklar kalp ve damar hastalıklarını oluşturur.



Kalp Ritim Bozukluğu Tedavisi



Ritim bozukluğu kendisini kalp çarpıntısı olarak gösterir. Tekleme hissi, kalp vuruşlarının düzensiz hissedilmesi, baş dönmesi, göz kararması, fenalık, göğüste sıkıntı hissi, baskı veya ağrı belirtiler arasındadır. Aritmi tanısı hastanın kardiyak muayenesi ve EKG (elektrokardiyografi) ile konulur. Aritmi tanısında ayrıca holter gibi başka tanı yöntemleride  kullanılabilirAritmi tedavisinde, aritminin türü belirlenmeli ve en uygun tedavi yöntemi seçilmelidir. Aritmi tedavisinde amaç, çarpıntıya neden olan odağın veya mekanizmanın ortadan kaldırılmasıdır.



Kalp Çarpıntısı Tedavisi



Sağlıklı erişkin bir insanda kalp belirli bir düzen içinde dakikada 60-100 kez atmaktadır. Kalp ileti sistemindeki yavaşlamalar blok göstergesi olabilir. Kalp doktorunun muayene ve değerlendirmesi neticesinde uygun göreceği şekilde günde bir saat spor yapılması, kalp ritminin düzenlenmesi bakımından çok önemlidir. Aritmi için özellikle yürüyüş ve yüzme, en iyi sporlardandır.

Koroner arter (Kalbi besleyen damar) hastalığı: Kalbi besleyen üç ana damar sistemi bulunur. Yıllar içinde yüksek kan basıncı, yüksek kolesterol, sigara ve diğer başka zararlı faktörlerin etkisi ile damarlarda darlıklar meydana gelir. Kalp damarlarındaki tıkanıklığı kritik seviyeye ulaştığında göğüs ağrısı, çarpıntı, çene ağrısı, nefes darlığı, bazen mide ağrısını taklit eden alt göğüs ağrısı, omuz ve sol kola yayılan ağrı şeklinde belirtiler görülür. Gerekli koruyucu önlemler alınırsa kalbi besleyen damar tıkanıklığından ve kalp krizinden korunmak mümkündür.

Kalp kapağı hastalıkları: Geçirilen romatizmal hastalıklara, yaşlılığa bağlı kireçlenmeye, çeşitli enfeksiyonlar ve doğımsal olarak kapağın yapısının bozulmasına bağlı kalp kapak hastalığı görülebilir.

Damar balonlaşması (damar anevrizması): Duvar yapısında meydana gelen bozulma sonucu damar çapının normal sınırların üstüne çıkmasıdır. En sık aort anevrizmaları şeklinde görülür.



SICAKLARDA KALP HASTALARI İÇİN HAYAT KURTARAN 7 ÖNERİ



1-Aşırı sıcaklarda vücut ısınızı düşürün,Sıcak Yorgunluğu ve Sıcak Çarpması Kalp Hastalarında Ölümcül olabilir. Aşırı sıcaklarda vücut ısısı düşürülemezse, sıcak yorgunluğu, hatta sıcak çarpması ortaya çıkabilir. Vücudun soğuması, ancak kalp hızının artışıyla mümkün olur. Kalp hastalarının kalbi bu duruma zor ayak uydurabilir. Sonuçta, sıcak yorgunluğu ve çarpması, örneğin kalp krizine neden olarak, kalp hastalarında ölümcül bile olabiliyor.

2- Isı düzeyi 18-21 derece olan ortamları tercih edin.

Kalp hastalarının bulunduğu ortamdaki ısı düzeyi 18-21 derece arasında tercih edilmelidir. Sıcak havalarda yüsek rakımlı serin olan tatil yerleri tercih edilmeli.



3-Vücut ısısını düşürmek için soğuk içecekler tüketin.

Sıcak havalarda, sindirimi kolay olan gıdalar tüketilmeli. Zeytinyağlı gıdalar, sebzeler ve meyvelerin sindirimini nispeten daha kolaydır. Soğuk olarak hazırlanan çorbalar ve içecekler de vücut ısının düşürülmesine katkı sağlar.

4- Ayran ve meyve sularının tuz, şeker miktarlarına ve günlük su ihtiyacına dikkat.

Vücut ısısının ayarlanması için dolaşım sistemimizin de uygun şekilde sıvıyla desteklenmesi gerekir. Yeterli miktarda su içilmezse kalp daha hızlı ve güçlü atmak zorunda kalır. Tansiyon düşüklüğü ve beynin kanlanması belirgin derecede azalması sonucu, bayılma görülebilir. Günlük su ihtiyacı yaz ayları kilo aşına 40 mili litre, soğuk mevsimlerde 30 mili litre olarak hesaplanabilir. Sıvı ihtiyacını karşılamak için en ideal içecek su olmakla beraber, tuz ve şeker miktarlarına dikkat edileek. ayran ve taze sıkılmış meyve suları gibi içecekler de tercih edilebilir. Ancak, bunların miktarını belirlerken, ihtiva ettikleri

5-Spor yaparken su için Kalp hastaları spor yapacaklarsa, günün serin bir saati tercih edilmeli ve su tüketimi ayarlanmalıdır. Kalp hastaları, sıcak havalarda spor yaparken dolaşım sistemleri etkilenebilir ve bayılma, kalp krizi, ritim bozukluğu gibi ciddi klinik tablolar ortaya çıkabilir.

6-Aniden havuz veya denize girmeyin.Vücut ısısıyla su ısısı arasındaki fark çok olduğunda, sıcak havalarda aniden soğuk suya atlama sonucunda ölümcül ritim bozuklukları oluşabilir. Kalp hastalarında bu risk daha da yüksek olur. Bu nedenle suyun ısısına vücudu alıştırarak suya girmeli. Kalp hastaları, güneş ışınlarının dik geldiği saatlerde güneşlenmemeli. Sıcak Havalarda İlaçları hekim kontrolünde alın.Sıcak havalarda sodyum ile potasyum gibi su ve elektrolitlerin kaybı fazla olur. İdrar söktürücü ilaçlar su ve elektrolit kaybına neden olur. Beta blokörler ise kalbin hızlanması ve güçlü kasılmasını engelleyerek vücut ısı ayarını bozabilir. Sıcak havalarda su ve elektrolit kaybı bol su ve sıvı içerek önlenmelidir.



Kalp Hastalığı ve Diyabet Arasındaki Bağlantıyı Anlamak



Tip 2 diyabet hastaları için kalp hastalığı en yaygın ölüm nedenidir.Şeker hastalığınız varsa, kardiyovasküler hastalık geliştirme riskiniz genel popülasyonun iki katından fazladır .Kalp hastalığı riskinizi azaltmak için yapabileceğiniz birçok şey var. Diyabet ve kalp hastalığı arasındaki bağlantıyı anlamak, önlemeye yönelik ilk adımdır.



Diyabet kalp hastalığına neden olur mu?



Diyabetli kişilerin kanındaki yüksek glikoz (şeker) seviyeleri, sonunda kan damarlarına ve onları kontrol eden sinirlere zarar verebilir.Vücut dokuları tipik olarak bir enerji kaynağı olarak şekeri kullanır. Karaciğerde bir glikojen formu olarak depolanır.Şeker hastalığınız varsa, şeker kan dolaşımınızda kalabilir ve karaciğerden kanınıza sızabilir ve daha sonra kan damarlarınıza ve onları kontrol eden sinirlere zarar verebilir.Tıkalı bir koroner arter, kanın kalbinize oksijen ve besin sağlamasını yavaşlatabilir veya durdurabilir. Kalp hastalığı riski, diyabetiniz ne kadar uzun süre varsa artar.Kan şekerini izlemek, diyabetin doğru şekilde yönetilmesinin önemli bir parçasıdır. Doktorunuzun talimatlarına göre seviyeleri kontrol edin.Seviyelerinizin bir günlüğünü tutun ve bir sonraki randevunuza getirin, böylece siz ve doktorunuz birlikte gözden geçirebilir.


Yayınlanma Tarihi: 2024-09-25 14:19:03